Ben mi? Evet...
bir gün çikip gidecegim kapilari,evleri,dergileri,hüzünler birakarak...
bir çiçek merhaba diyecek...
hos geldin diyecek dag...
orman gülümseyecek...
animsayislarin,bekleyislerin,ümitlerin ya da ümitsizliklerin
hirslarin,yarislarin,tasalarin kalktigi yerde
tam anlatinin kaldigi yerde baslayacak siir...
hiç kimseye seslenmeyen,kendi kendine yeten sadece...
kendi mantigi;kendi güzelligi içinde tutarli...
ama halkin yasantisi girecektir oraya,çünkü yasayan büyük
bir seydir halk...
deniz ve ufuk girecek,karinca yuvalari,gökyüzü,kozalaklar
ve kopuk ve artik hasetsiz bir ask...
yani sevismek denizle,kosulsuz,önyargisiz,hesapsiz...
yani uzanmak ve düsünmek binlerce yil..
dogan,ölen ve yasayan seyleri...
dogumu,ölümü ve yasamayi
yani dingin ve büyük olan herseyi anlatmak...
ben mi?evet .çikip gidecegim bir gün...
tasasiz,gözyassiz,geride birsey birakmadan ve birsey beklemeden ilerde...
sadece yagmur sularindan piril piril bir yürek
artik kendi kendinin anlami ve nedeni olan bir yürekle…
Ataol Behramoğlu
Sunday, July 25, 2010
Masum bir deli...
Bloomington'da bir pazar gunu ogleden sonrasi. Sarah'in hazirladigi muthis pie in damagimda biraktigi enfes tat! Yemek yemenin zevke donustugu ve beni buraya birseyler yazmaya ittigi an. Bir taraftan onlari dinleyip gulerken bir taraftan bunlari yazmak kulaga ne kadar abest gorunsede blog umun basindayim iste.
Friday, July 23, 2010
Penguen
Birhan Keskin in sevdigim siirlerinden biri aklima geldi bugun bir arkadasimin yazdigi bir iki misrayi okuduktan sonra.
...Bazen nedensiz yere bagislanmak isteriz; nedensiz ve kimden gelecegini onemsemeden.Bazen bagislayan biz olmak isteriz. Onune gecilmez bir durtuyle karsimizdakini affederiz. Kendi kendimize "ben artik onume bakiyorum" deriz. Halbuki gecmis hep ordadir, hicbir yere gitmez.Anilar, anlar hep saklanir kuytu kose bir yerde.Oyle siki kapattigimizi dusunuruz ki hic acilmayacakmis gibi gelir bize. Bu yuzden kendimizi de kolayca avuturuz 'ben onume bakiyorum' diyerek.
"Penguen" bir parcada olsa bagislanma ve bagislama hissimizi anlatan bir siir:
Penguen
bana sırtını dönme
biliyorum, sana benziyorum
ve içinde saklı tuttuğun yele.
Penguen
benim de içimde saklı tuttuğum
buzlu kıyılar, çığlık hatıraları
ben de senin kadar kaçkınım ve yaralı.
Kim bağışlayacak beni, penguen
çizdim senin beyaz ve narin yerini.
Bir yanım bembeyaz ışık
kör ediyor, bir yanım zehir gece
parktaki salıncağa binmeyi
beceremedim bugün ben de.
Penguen bana sırtını dönme.
Unutmadım aramızdaki beceriksiz dili.
Dünya yordu bizi. Benim de söyleyemediklerim
var. Hiç söyleyemeyeceğim onları belki de.
Uzun bir yolu geliyoruz seninle, yolu,
geldikçe anlıyorum ki, biz,
bu dünya üzerinde yürüyemiyoruz bile.
Penguen,
kim bağışlayacak beni
çizdim senin beyaz ve narin yerini
elimde unuttuğun ince metalle.
...Bazen nedensiz yere bagislanmak isteriz; nedensiz ve kimden gelecegini onemsemeden.Bazen bagislayan biz olmak isteriz. Onune gecilmez bir durtuyle karsimizdakini affederiz. Kendi kendimize "ben artik onume bakiyorum" deriz. Halbuki gecmis hep ordadir, hicbir yere gitmez.Anilar, anlar hep saklanir kuytu kose bir yerde.Oyle siki kapattigimizi dusunuruz ki hic acilmayacakmis gibi gelir bize. Bu yuzden kendimizi de kolayca avuturuz 'ben onume bakiyorum' diyerek.
"Penguen" bir parcada olsa bagislanma ve bagislama hissimizi anlatan bir siir:
Penguen
bana sırtını dönme
biliyorum, sana benziyorum
ve içinde saklı tuttuğun yele.
Penguen
benim de içimde saklı tuttuğum
buzlu kıyılar, çığlık hatıraları
ben de senin kadar kaçkınım ve yaralı.
Kim bağışlayacak beni, penguen
çizdim senin beyaz ve narin yerini.
Bir yanım bembeyaz ışık
kör ediyor, bir yanım zehir gece
parktaki salıncağa binmeyi
beceremedim bugün ben de.
Penguen bana sırtını dönme.
Unutmadım aramızdaki beceriksiz dili.
Dünya yordu bizi. Benim de söyleyemediklerim
var. Hiç söyleyemeyeceğim onları belki de.
Uzun bir yolu geliyoruz seninle, yolu,
geldikçe anlıyorum ki, biz,
bu dünya üzerinde yürüyemiyoruz bile.
Penguen,
kim bağışlayacak beni
çizdim senin beyaz ve narin yerini
elimde unuttuğun ince metalle.
Tanigin yuzlerle tesadufen karsilasmak...
Hoppala! Ilk bloktan boyle sikici bir konuyla baslanir mi canim dedigini duyar gibiyim. Bloomington da siradan bir aksam uzeri.Gunes neredeyse batmak uzere. Havanin biraz daha serinlemesini firsat bilen herkes downtowna gelmis. Yanimdan gecen insanlarin konusmalarini duymamak icin hemen muzigin sesini aciyorum. Dedimya oldum olasi nefret etmisimdir kompozisyon yazmaktan.Simdide yapmaya calistigim sey bu! Kendimi bir paradoksun icine sokmaya an be an yaklasiyorum.Kahvemi yudumlarken ve kimseyi gormemeyi umut ederken, birkac tanidik yuze rastliyorum.Icimden bir ses "Evet, ben biliyordum boyle olcagini diye haykiriyor bana yuksek sesle.Buraya gelmemen gerekirdi" diyor.Guya yalniz kalip yazmaya yogunlasacaktim ama... Bir taraftan onlarla konusurken bir taraftanda sohbeti kisa tutmam lazim diye kendimle konusuyorum. Ayakustu yapilan bir sohbetinten sonra onlardan izin isteyip kendi koseme cekiliyorum. Oturdugum yer kafenin arka tarafin kisminda. Benle birlikte bir kisi daha oturuyor.Ama nedense onun yanimda oturmasini onemsemeden yazmaya basliyorum bu sefer. Oturdugum masadan gunesin batisini da izliyorum bir taraftan, elimdeki kahvemle. Kisa bir anlikta olsa gunluk kosusturmacalardan uzaklasiyorum. Hissettiklerimi yazmaya basliyorum.
...Bazen tanidik bir yuzu ararken, bazen de tanidik bir yuzu gormekten kaciyorum. Neden mi? Elime bir ayna almista o aynanin bana herseyi yansittigini tum ciplakligiyla yansittigini hissediyorum da ondan! Bu ayna bazen o kadar guclu yansitiyorki karsindaki cismin goruntusunu kendimi insanlar uzerine dusunmekten alikoyamiyorum. Bu goruntuyle karsilasmaktan kacmak istiyorum bazen. Ama kendimi kacarken degil dusunurken buluyorum.
...Bazen tanidik bir yuzu ararken, bazen de tanidik bir yuzu gormekten kaciyorum. Neden mi? Elime bir ayna almista o aynanin bana herseyi yansittigini tum ciplakligiyla yansittigini hissediyorum da ondan! Bu ayna bazen o kadar guclu yansitiyorki karsindaki cismin goruntusunu kendimi insanlar uzerine dusunmekten alikoyamiyorum. Bu goruntuyle karsilasmaktan kacmak istiyorum bazen. Ama kendimi kacarken degil dusunurken buluyorum.
Subscribe to:
Posts (Atom)