Kuskunluk...
Kırgınlık
var bugün aramızda. Sebepli yere sebepsiz yere, durup dururken,
ansızın, bir anda oluveren tüm zarfların şahadetiyle oldu bu iş. İçimden
geçen bulutların ne kadar da SEYREDILMEYE DEGMEZ olduğunu anlayacak
kadar BILINC sahibiyim bugün. Ne kadar da ilginç değil mi?
Küsmek
çocukça bir “SANMA” olayı gibi gelirdi bana. Çocuk sanar ki âlem onu
önemsiyor. Ehemmiyetsizliğine çare niyetiyle başkalarının hareketini
tedbirli tedbirli beklemeye koyulur çocuk. Bakar, ne yapacak muhatabı.
ILK hareketi ONDAN bekler. Beklerken dudaklarının kabardığını herkesin
gördüğünü bile fark etmez. Gözlerinden sevimliliğin bazen uçtuğunu
bazense aksine inanılmaz bir cana yakınlığın gelip çöreklendiği vakidir
çocuğun çehresinde. Büyük olduğu var sayılan zümrenin küskünlüğü daha
da acı bir tohumdur. Bir tarlayı dolduracak ayrık otlarının potansiyel
taşıyıcısıdır bu his. Bir ömür boyu ayıklanamayan o tarlanın müsebbibi
bir göz dağlaması, bir söz ısırması değil midir? Bir büyüğün
gözlerindeki kırgınlığın ne kadar da yakıcı ve yıkıcı olduğunu bilir
herkes. Bende de öyle bir yorgunluk ve uyuşuklukla karışık KIRGINLIK
var. Sebebini bilemediğim, dile getirmekten korktuğum “SANMAK”larla
karışık bir ağırlık.
Ayrılıklardan bahsederken ne kadar da YALNIZ ve ne
kadar da UMUTLU oluruz. Hiç gelmeyen huzur ve vuslatın tıpış tıpışını
kulak mememizin arkasında hissederek ayrılığa RAZI OLURUZ. Küskünlük ve
onun öncesindeki ve beraberindeki kırgınlık ayrılıktan daha
kasvetlidir. “Sanmak”ların karıştığı kırılma duygusu tamiri imkânsız
hesapların ortasında bırakır adamı. Ayrılık güzelliklere gebeyken
küskünlük vaat edilen güzelliği çalar. Hırsızlığın üzerine gururu yama
eder bir de. İnsaniliği öldüren bir yan vardır gurur denen illette.
Ben’ciliğin doruğa ulaştırdığı bir sahte asalet süsler gururun
yakalarını. Silkelese dökülecek tozlardan müteşekkil bir kule kurar
kendine gurur. Kafdağı zanneder yığdıklarını. Bir üflemeyle uçuşacak
birikintilerin ortasındadır hep. Gururun pohpohlamasına kanan
küskünlük dikenli bir mecra çizer âdem nesline. Sonra bir daha da bir
araya gelinmeyecek ilişkiler yumağı sarar. Bu sarmaldan kurtulmanın
yegane çözümü kırgınlık ve küskünlük arefesinde, ya da hiç olmazsa
hemen akabinde geri dönmek kucağa başvurmaktır. Kucağın açıklığına göre
de insaniyet burcunun tepelerine doğru tırmanmaya teşne bir hüviyet
kazanır.
No comments:
Post a Comment