Wednesday, January 11, 2012

Gidersen Yikilir Bu Kent; Narrow Alleys



Gidersen yıkılır bu kent, kuşlar da gider  
Bir nehir gibi susarım yüzünün deltasında  
Yanlış adresteydik, kimsesizdik belki  
Sarışın bir şaşkınlık olurdu bütün ışıklar  
Biz mi yalnızdık, durmadan yağmur yağardı  
Üşür müydük nar çiçekleri ürperirken

Gidersen kim sular fesleğenleri
Kuşlar nereye sığınır akşam olunca

Sessizliği dinliyorum şimdi ve soluğunu
Sustuğun yerde bir şeyler kırılıyor
Bekleyiş diyorum caddelere, dalıp gidiyorsun
Adını yazıyorum bütün otobüs duraklarına
Öpüştüğümüz her yer adınla anılıyor
Birde seni ekliyorum susuşlarıma

Selamsız saygısız yürüyelim sokakları
Belki bizimle ışıklanır bütün varoşlar
Geriye mapushaneler kalır, paslı soğuklar
Adını bilmediğimiz dostlar kalır yalnız
Yüreğimize alırız onları, ısıtırız
Gardiyan olamayız kendi ömrümüze her akşam

Gidersen kar yağar avuçlarıma
Bir ceylan sessizliği olur burada aşklar

Fiyakalı ışıklar yanıyor reklam panolarında
Durmadan çoğalıyor faili meçhul cinayetler
Ve ölü kuşlar satılıyor bütün çiçekçilerde
Menekşeler nergisler yerine kuş ölüleri
Bir su sesi bir fesleğen kokusu şimdi uzak
Yangınları anımsatıyor genç ölülere artık

Bulvar kahvelerinde arabesk bir duman
Sis ve intihar çöküyor bütün birahanelere
Bu kentin künyesi bellidir artık ve susuşun
İsyan olur milyon kere, hiç bilmez miyim
Sokul yanıma sen, ellerin sımsıcak kalsın
Devriyeler basıyor karartılmış evleri yine

Gidersen yıkılır bu kent kuşlar da ölür
Bir tufan olurum sustuğun her yerde

AHMET TELLI
 ....
 

NARROW ALLEYS

This city will be ruined if you go
Songs of the sparrows will go too
I will sink in the delta of your absence
If you go, the crops will never grow…

Walls are ruined while walking on the land mines
Who will keep your name in these vagrant vines?


The philomel will never get back to his golden cage
I know, weekend will turn to an unclaimed baggage
A pair of ear rings in the drawer will blow the wind suddenly
Life it is, isn’t it? From one bondage to another bondage

Fog will spread to the lungs of the lovers in this city…
Where will the river pour down their amicability?

Life will falter; daylight will never hit the curtain
The miners in the cave will never scream with joy again
A joyful day will spring high without a reason
I will be the dark lonely cloud in the sky and I will rain 


Chains will be broken but the melancholy will survive
Who will recharge the battery of a dying heart at 12:45?

This city will be ruined if you go
It will snow to my hands, you will not know
Silence will take over my wordless destiny
Moon will dive into the lake not to glow any more

Children will never laugh loudly again, will never play
Those who lived an immemorable life die in a narrow alley.
This poem is inspired by Ahmet Telli's poem "Gidersen Yıkılır Bu Kent" (If you go, this city will be ruined.) In fact, some lines are direct translations. So it is more like an "appropriation" in a different language.

No comments:

Post a Comment