Saturday, March 19, 2011

Bir Ten, Bir An’ı

Bir insan teninde bulmak tüm renkleri, tek bir an’da!

Bir tende neler bulabilirdi insan?

Bir dokunuş, bir his, bir sıcaklık, bir varlık, bir ülke, bir nefes, bir koku, bir uzaklık, bir kardeşlik ya da aşk, bir unutuş, bir başlangıç, bir bitiriş, bir insan…

Peki ya hepsini tek bir tende bulabilmek nasıl bir duyguydu?

Tek bir dokunuşta; ruhunu hissetmek, gözlerini kapatıp sadece tenini dinlemek, hiç bilmediği bir dilde yeni aşklar duymak, kaybolmak, uzun bir yola çıkmak ya da belki de kendini o tende yeniden bulmak, yeniden duymak…

Tek bir dokunuşta; yeni renkler keşfetmek, dünyanın tüm renklerini değiştirmek, kış ortasında yeşili giyinmek, yaz ortasında kara bürünmek, üşüyen tenini değil onun nefesini daha da hissetmek, gökyüzünde uçup giden bir bulutun süzülüşünü hergün ayrı bir renkte izlemek, her sabah güneşin kızıllığında ruhun varlığını iliklerinde hissetmek, sisli bir havada birlikte yürürken, onun gidişine, tekrar kavuşmayı hayal ederek sevinmek…

Bir ten neler katabilirdi insana?

Yeni yollar, yeni insanlar, yeni sesler, yeni diller, yeni hissedişler. Dünyanın bir ucunda, kendini evinde hissetmenin huzurunu onun ellerinde bulmak, ruhunu yıllar önce orada unuttuğun bir yere geri dönmenin farkına varışını onunla keşfetmek, dilini öğrenmek, sesini özümsemek, tenini bir de onun sesinden hissetmek…

Bir tenin ötesinde ne vardı ellerinde?

Varlık , gerçek, kavuşma, yıllar, sevgi, benlik ya da bir hiç!

Kim bilecekti ondan başka?

Kim duyacaktı benden başka?

Elleri benimleydi ama benim değillerdi, teni benimleydi ama benim değildi.

Gitti!

Sırtında çantası, elinde yırtık cüzdanı, masamda unutulmuş çakmağı, birkaç notu…

Ben de bırakıp bir ülkeyi, bir dili, bir hissi, bir dokunuşu, bir an’ı , bir teni, bir benliği, bir keşfi, güzel olan birçok şeyi, söylenemeyenleri…

Gitti!

Elimde çakmağı, birkaç notu, tenimde kokusu…

Terk edip bir ülkeyi, bir dili, bir hissi, bir dokunuşu, bir an’ı, bir teni, bir benliği, bir keşfi, güzel olan birçok şeyi, söyleyemediklerimi…

No comments:

Post a Comment