Toplumdaki her bireyin cevresindeki olaylara karsi gelistirdigi farkli tepki modelleri vardir. Bazilarimiz kimi durumlari kayisizlikla karsilayabiliyorken, bazilarimiz da beklenende fazla tepki verebiliyor. Tepkilerimizi belirleyen baslica faktorler: toplumsal kulturden ogrendiklerimiz, ahlaki degerlerimiz, aliskanliklarimiz vb. Eger karsilastigimiz durum bunlardan herhangi biriyle celisiyorsa tepki vermekten kendimizi alikoyamayamiyoruz. Peki bu gibi durumlarda nasil davranmaliyiz? Bu gibi durumlarda icinde bulundugumuz ofke bizi kontrol eder konuma gelir.Cogu zaman "sozumuz" aklimizda durmaz; dilimizin ucuna takilip kalmaz,aniden soyleniverir.Sonucta istenmeyen gerginlikler gorulur.
Harriet Larner, kitabi "The Dance of Anger" 'da bu konunun altiniz cizmis ve bize kontrolumuzu bireysel gelisim icin nasil kullanabilecegimize dair bircok ipucu vermis. Kitabin begenilen yonlerinden biri: kadinlara toplum tarafindna verilen kizginligini belli etmeme rolu( Bu rol feminen olmak olarak kitapta adlandirilmis bulunmakta).
Bilimis bir soz der ki: "Yanlislar insanlar icindir". Sonuclari hos olmayan duygusal gerginliklerin bir cogu ikili iletisimde kisilerin birbirini anlayamamasindan ya da yanlis anlamasindan kaynaklanmaktadir. Yanlis anlasilmalari onlemek icin oncelikle acik bir sekilde iletisim kurmayi denemek ilk sart!Lerner, ozellikle duygusal gerginliklerin oldugu anlarda kisilere "sen" ile baslayan cumleler kurmak yerine "ben" ile baslayan cumleler kurmayi onermis verdigi Kate ve annesi arasindaki dialogta.
Bireylerin ulasilabilir ve anlasilabilir olmasi kaliteli bir iletisimde hic kuskusuz ice donuk ve kapali olmaktan daha yararlidir.Bu arada bir cogumuzun icine dustugu hatalardan biride " Seni anliyorum" demektir. "Seni anliyorum" demek karsimizdaki insani anlamak icin asla yeterli degildir. Baska bir insanin dunyasini anlamak hic de soylenildigi kadar kolay degildir. Anlayabilecegimiz farkli boyutlar ve icerikler olabilir ama bu demek degildir ki bir insani derinlemesine anlayabilelim.Baska bir bireyi derinlemesine anlamaktan once izlenebilecek en akillica yontem once kendimizi derinlemesine anlamak, anlamaya calisabilmek.Sonrasinda diger bireyi anlamaya calismak cok daha kolay olacaktir.Örneğin toplumsal cinsiyet özelliklerinden dolayı kadınlar ve erkekler, gerginlik ortamlarında farklı tepkiler gösterirler. Bu tür ortamlarda anlama çabalarımızın da farklılasması gerekebilir.
Çoğumuz aynı sözlüğe dâhil eşdeğer sözcükleri ve cümleleri kullanırız. Ama unutmamalıyız ki; bunlardan bazılarını diğer insanların kullandığından daha farklı anlamlarda kullanıyor olabiliriz. Belki de kullandığımız sözcüklerin gerçek anlamlarından da habersiz olabiliriz. Bazı davranışlarımız, herkesin bildiği, alıştığı türden olmayabilir. Bu nedenle karşılaştığımız ifade ve davranışların anlamları kadar kendi yaklaşımlarımızın da doğru anlaşılmasına gayret etmeliyiz. Görünüşün bizi aldatmasına izin vermemeli, gerektiğinde tehdit etmeyen, korkutmayan, yargılamayan ve ‘infaz etmeyen’ açıklamaya yönelik sorular sormalıyız.
Size basit ve sıradan gelen soruların cevaplarının karşımızdaki için zor olabileceğini hatırlamamız gerekir. Bazı özel konularda insanlar konuşmakta zorluk çekerler. Özel yaşam, cinsellik, duygusal ilişkiler, korkular veya ayıp – yasaklı kabul edilen sorunlar genelde konuşulması zor konulardır. İnsanların bunlara ve benzerlerine ilişkin açıklama yapmakta zorlanmalarını anlayışla, saygıyla ve en önemlisi sabırla karşılamak gerekir.
İnsanların agrı eşikleri gibi bazı kavram ve olaylara ilişkin dayanıklılıkları da farklıdır. Örneğin bazı insanlar ölümü daha az tepkiyle karşılarken, kimileri ile bu konuda iletişim kurmak çok zor ve sıkıntılı olabilir. Nasıl karşılandığından emin olmadığımız konularda iletişim kurarken dikkatli olmak zorundayız. Bir insanla iletişim, özel bir durumdur.
Dogru bir tane değildir. İnsanların sorunlara karşısında buldukları çözümler farklı olabilir. Her insanın kendine özgü bir yarar ve cozum yaklaşımı vardır. Bu nedenle bir iletişim sırasında önerilerde bulunurken, işimize yarayan bir yaklaşımın karşımızdaki kişi tarafından faydalı bulunmayabileceğini kabul etmeliyiz. Bu tür durumlarda dayatmada bulunmak yeni gerginliklere yol açabilir. Aynı dili konuştuğumuz halde sözcüklere yüklediğimiz anlamların çok farklı olabileceğini hatırlamak zorundayız. Tam olarak anladığınızdan emin olmadan yargılara varmamalıyız. İletişimin özel ve özgün bir durum olduğunu akıldan çıkarmamak gerekir.
Dipnot:
Harriet Lerner Hakkinda: Calismalari ozellikle aile bireyleri arasindaki iliskiler ve kadin psikolojisi uzerine odaklanmistir. Sayisiz makalesi ve on kitabi yayinlanmistir.Bunlardan en cok ses getiren, New York Times bestseller' de yer alan kitaplari:The Dance of Anger, Women in Therapy, The Dance of Fear.
No comments:
Post a Comment