Most of us agreed that female friendship can make us
happier, healthier, less stressed, and feel loved. And when you re break up
with BFF, you feel devastated because the person you’d most want to talk to is the
person you broke up with. The impact is devastating not just because of the
break-up itself, but because the idea you raised with the idea that friendship
is supposed to be forever.
Despite the ideal friendship you believe in, it is easy to
break up with your BFF since you have no familial or legal ties like you would
have with your sibling or a husband.
In the light of this reality, here are some common reasons why
BFF break up:
-Living far away from each other:
Your
BFF moves away for a college or a job, you’re only talking to each other every few
months and getting together in person once a year — of course if you're lucky.
Add in a husband, kids and a different time zone, and it gets even harder to
maintain your bond with your BFF.
-Being on a different page emotionally:
You and your BFF just aren't the same as
when you were in the same place doing the same thing. As you mature, your
career takes shape and you develop a relationship with the opposite sex, there
might be no common ground anymore.
-Best Friend
Betrayal
Sometimes a disagreement or betrayal can
send BFFs down the break-up road. If this happens, it is really important to
ask yourself this: whatever happened is
a big enough deal to risk losing that friendship.
Keep in your mind “Sometimes, the best
thing to do is take a friendship sabbatical — you just need some time away from
each other.”
-You didn't realize you were breaking up:
This type of break-up occurs when you don't
even know your friendship is falling apart — until you do. If you can get a
friendship that's starting to wane back on your radar screen, you can save it
if you can work on it.
bak iste, yine cikip geliverdin, en ucra kosesinden yuregimin... bak; yine titredim ellerim. anlamsız bakmaya
başladı gözlerim,
ortalık yere, öylece, hicliklere dogru...
yine bir mahsunluk,
bir gariplik çöktü içime.
ne vardı sanki
böyle çekip gidecek!
Some of us grow up believing that bad things don’t happen to good people. Unfortunately, they happen to all of us. Our friends and loved ones die. We develop life-threatening illnesses. Our marriages dissolve, sometimes unexpectedly.
In the past few decades, researchers consistently have found that most who have experienced a traumatic event report that something good came out of it.
Good from Traumatic Events: People in studies describe similar kinds of positive changes after experiencing traumas. Many who have experienced a traumatic life event say they now appreciate life more. In a study at the University of Minnesota,students were asked about how the worst experience of their life affected them.One described the after-effects of the death of grandparents:
“Death of (sic) a close relative opened my eyes to how precious life is and how you have to cherish every moment.... Life has so much more meaning to me after experiencing the sorrow and despair...”
Other people say their priorities in life changed after experiencing a traumatic life event and made their relationships stronger and closer than they were before the trauma. A University of Minnesota student describes the after-effects of his or her father’s battle with cancer: “My beliefs changed in that I saw life differently and took the time to enjoy the little things... Each day is a new day, and should be taken advantage of... I also value relationships with friends and family more...they are very important because you never know what life will throw at you.”
Traumatic events can also lead people to recognize and appreciate their own strengths , allowing for new perspectives on life. This student discusses changes resulting from divorce and job loss:
“I have become so much more confident of my abilities and have done a lot of soul searching. When I got divorced and then lost my job I literally hit total rock bottom... Having gone through this experience has made me into a lot more optimistic person. Most set-backs I encounter now I view as just part of the lessons on my journey to a more productive life. "
Intiharlarin ardindan cetin ve cetrefilli bir yolculuk
baslar geride kalanlar icin. Once olayin ciddiyetini, gercekciligi
farketmezsiniz. Inanmazsiniz, inanmak icin bir caba harcamaz, gercegi reddetmek
icinde bilincsiz bir sekilde caba sarfedersiniz. Oleni her zamanki uzakliginday
hisseder, ‘yogundur o simdi’ diye kendinizi avutursunuz. Ortalik
kalabaliktir,cenaze ve duasi icin gelenler ortaligi sarmistirda siz kimseyle
konusmak istemeden bos bos etraf bakmak istersiniz. Saskin oldugunu
farkedemeyecek derecede bir saskinlik hali icindesinizdir. Hic inceden inceye
olumu dusunmemissinizdir taki o gun gelene kadar. Olume anlam vermeye, kavramaya
calisirsiniz. Herkesin yuzune huzun perdesi inmisken siz hala saskinlik
icindesinizdir. Bin tane sey kafanizda ucusmaya baslar boyle anlarda : “Bu
insanlar agliyor, ben neden aglamiyorum?”, “…aglamam gerekirmi?”, “Acaba simdi
nerdedir?”, “Acaba ne oldu?”, “Ama ben sen konustugumda hersey cok normaldi,
acaba ne oldu?”…Bu dusunce ve surekli inkar durumu kisiyi defnene kadar devam
eder. Gomulurken ustune atilan her toprak parçasıyla beraber ölüm kelimesi kafanızda
daha da bir anlamlanır. Her an kapıdan girebileceğini sandığınız kişinin bedeni
toprak altında kayboldukça sizin de onun tekrar canlanacağına dair içinizde bulunan
garip ümidiniz yok olur. Ve her şey aslında bundan sonra başlar.
Etrafınızda üzüntüden intihar edeceğinizi düşünerek peşinizde dolanan kişiler
kalmamıştır artık, cenaze kalabalığı da dağılmıştır. Artık siz size
kalmışsınızdır. Sofraya bir kişi eksik oturduğunuzda hissedersiniz asıl yokluğu
ve acıyı. Artık yokluğu daha belirgindir, o ana kadar tüm ağlatma çabalarına
rağmen gözünüzden tek damla yaş çıkmamışsa bile o an farkında olmadan yaşlar
süzülür. ağlamasanız bile istemsiz bir şekilde yaşlar akmaya devam eder.
Bundan sonraki ilk dönemlerde gitgide artan özlemle beraber acı da artar çünkü
ilk şoku atlattınız, aklınız başınıza geldi ve acıyı bilinçli olarak hissetmeye
başladıginiz anda, yaranizin ne kadar derin oldugunu farkedersiniz. Her aniniz
odur, herseyde onu hatirlar, dalip dalıp gidersiniz. Farkında olmadan saatlerce,
gunlerce onu düşünebilirsiniz. Neler gelmezki akliniza, pismaliklar, sacma
anilar, sorular..Zaman zman "keşke"
ile başlayan cümleler kurmaya baslarsiniz: "Keşke buraya gelmeseydim,orda
kalsaydim. Enazindan yakin olur, nelerden gectigini farkederdim.” ; “Keske daha
cok arasaydim.” ; “Keske su parcayi bana gonder dediginde yogunum demeyip,
hemen gonderseydim”… Bir taraftanda aklinizda “ Hayati boyunca didindi durda da
bak sonunda keyfini suremeden gitti. Ben neden ugrasiyorumki madem, nasilsa
benimde sonum boyle olacak. Hayat bos, anlamsiz” dusuncelerine kendinizi teslim
eder, hayatinizi her boyutuyla dusunmeye baslarsiniz. Bu bosluga bir anlam
katmaya calisirken zaman zaman onun destegine ihtiyac duyar, “keske burda
olsaydi dersiniz”. Aklinizinbir ucunda
da “Yok hayir beni boyle gormesini istemem,o beni boyle zayif olarak hic
tanimadi, beni boyle gormemeli, kendimi boyle salmamaliyim” der kendi icinizde
bitmek bilmeyen bir ikileme dusersiniz. Zaman zaman cevrenizden sesler
yukseldikce, tenkitler aldikca, kendinizin normal olmadigi hissinede kapilip,
bu ikilem boyutuna yeni bir soluk getirirsiniz. Bunlarin anlamsizligini
gormeniz ise uzunca bir sure alir. Herkes sizden onceki normaline donmenize
donmenizi beklerken, sizin yeni bir normaliniz vardir. Etrafinizdaki koca
kalabaliktan size sadik olup, yaninizda kalanlar bile bunu o an farkedemezler.
Eski sizi geri isterler. Zaman zaman size hastalikli olarak baktiklarini bile
hissedirsiniz bu kucuk toplulugun. Halbuki tek cabaniz yeni normalinize adapte
olma arayisinizdan gelmektedir.
Gunler gecer, siz
yeni size kucak acmis, etrafinizda kalan son uc bes kisiyede oyle
keneletmissinizdirki hayatta tekrar yapilmasi gerekenler oldugunun farkina
varirsiniz. Aciniz azalmis, ozleminis artmistir. Zaman zaman bu ozlemi
katlanilmaz bulursunuz. Artik tum gun aklinizda degildir, yada eskisi kadar sik
gelmez akliniza ama gece yatip, kendinizle basbasa kalinca mutlaka
dusunceleriniz arasinda yerini alir. Artik ne geceleri, ne de resmini gorunce
ilk gunlerdeki gibi gogsunuzun sikistigini, nefessiz kaldigini hissetmezsiniz.
Cok daha farklidir durusunuz. Yuzunuzde buruk bir gulumseme vardir. Bazen konusma
aninda farkinda olmadan “ona da soylerdim boyle…” diye soyleyiverir, ne
edeceginizi bilemeyeceginiz durumlarda yasarsiniz. Insanlarin “kac kardessin?”
sorusuna ikileme girmeden suanki sayinizi verirsiniz. Eski tereddut halinizi
yasamaz, bu yeninizi kabul etmissinizdir. Eskisi gibi insanlarin sizide “potansiyel
ruh hastasi, deli, intihar edecek biri “olarak gormelerinide onemsemezsiniz. Ufak bir tebessumle bakarsiniz
bu bakislari oncesinde size dogrultan insanlara. Bu artik eski sizin siz
olmadiginiz kanitidir sizin gozunuzde. Siz bunu yeniden dogus, buyume olarak
nitelendirirsiniz baskalarin farkli anlamlandirmalarina karsin. Bazilari sizin gectiginiz
sureci basarisizlik sureci olarakta yorumlar. Zira normal akan hayatinizi bir
sure askiya almissinizdir.Herkesin takip ettigi randimani takip etmeyip, kendi
dinaminiginizi yaratmissinizdir istemeden de olsa. Bu surecin “bos” a
olmadigini taki etrafiniza gulumseyisinizi takindiginiz anda anlarsiniz.
Gulumseyisiniz onun anilariyla daha bir anlamda kazanir
zaman gectikce. Gozunuzu kapatip, anilarinizi akliniza getirir,bazen anlamsiz
gulumsersiniz. Kaybetmek isemezsiniz anilarinizi. Cunku onu kaybettikten sonra olabilecek
en kotu seyin anilarinizi kaybetmek olacaginizi aklinizdan cikarmazsiniz. Bu
eski sevgiliyle gecirilen, yada sevilen bir arkadasla gecirilen anlar gibi
degildir sizin icin. Onla gecirdiginiz anlar sizin elinzde kalan son degerli
parcalardir.Hayatiniza, kişiliğinizin oluşumuna , benliğinize öyle güzel bir
damga vurmuştur ki bu insan , bu güzel etkileri için şükran duyarsınız zaman zamanda. Ve hakkını ödeyememenin verdiği
burukluğu yaşayıp kızarsınız kendinizede.
Zaman geçtikçe onun tatlı anılarıyla yaşamayı iyice öğrenirsiniz, bazen
duygulansanız da genelde gülümseyerek hatırlarsınız ve zaman zaman onun için
bir şeyler yapmak istersiniz. Belki "o beni böyle görmek isterdi"
diyerek hayatınıza öyle devam edersiniz, belki anısına böyle yazılar
yazarsınız, belki onun için her gece dua eder veya sadece düşünürsünüz... ve
belki "öbür dünya"nın gerçek olduğuna yürekten inanmak istersiniz,
onu tekrar görebilmek için...
There’s probably one thing I can agree on: It doesn't matter how smart you are. It doesn't matter how talented you
are, which skills you have, where you are born, or which family you came
from. All that counts if you want to be successful in life is the
people you surround yourself with. The people around you dictate your success. They can also forecast our failure. There is no faster, more effective way to fill the gap between where
you are and where you aspire to be than having the right passionate and
supportive people in your corner.
Who are the people you need to surround with?
The Instigator:
Someone who pushes you, who makes you think. Who motivates you to get
up and go, and try, and make things happen. You want to keep this
person energized, and enthusiastic. This is the voice of inspiration.
The Cheerleader:
This person is a huge fan, a strong supporter, and a rabid evangelist
for you and your work. Work to make this person rewarded, to keep them
engaged. This is the voice of motivation.
The Doubter:
This is the devil’s advocate, who asks the hard questions and sees
problems before they arise. You need this person’s perspective. They are
looking out for you, and want you to be as safe as you are successful.
This is the voice of reason.
The Taskmaster:
This is the loud and belligerent voice that demands you gets things
done. This person is the steward of momentum, making sure deadlines are
met and goals are reached. This is the voice of progress.
The Connector:
This person can help you find new avenues and new allies. This person
breaks through roadblocks into finds ways to make magic happen. You
need this person to reach people and places you can’t. This is the voice
of cooperation and community.
The Example:
This is your mentor, you hero, your North Star. This is the person
who you seek to emulate. This is your guiding entity, someone whose
presence acts as a constant reminder that you, too, can do amazing
things. You want to make this person proud. This is the voice of true
authority.