Monday, February 18, 2013

Angel of Hope




Intiharlarin ardindan cetin ve cetrefilli bir yolculuk baslar geride kalanlar icin. Once olayin ciddiyetini, gercekciligi farketmezsiniz. Inanmazsiniz, inanmak icin bir caba harcamaz, gercegi reddetmek icinde bilincsiz bir sekilde caba sarfedersiniz. Oleni her zamanki uzakliginday hisseder, ‘yogundur o simdi’ diye kendinizi avutursunuz. Ortalik kalabaliktir,cenaze ve duasi icin gelenler ortaligi sarmistirda siz kimseyle konusmak istemeden bos bos etraf bakmak istersiniz. Saskin oldugunu farkedemeyecek derecede bir saskinlik hali icindesinizdir. Hic inceden inceye olumu dusunmemissinizdir taki o gun gelene kadar. Olume anlam vermeye, kavramaya calisirsiniz. Herkesin yuzune huzun perdesi inmisken siz hala saskinlik icindesinizdir. Bin tane sey kafanizda ucusmaya baslar boyle anlarda : “Bu insanlar agliyor, ben neden aglamiyorum?”, “…aglamam gerekirmi?”, “Acaba simdi nerdedir?”, “Acaba ne oldu?”, “Ama ben sen konustugumda hersey cok normaldi, acaba ne oldu?”…Bu dusunce ve surekli inkar durumu kisiyi defnene kadar devam eder. Gomulurken ustune atilan her toprak parçasıyla beraber ölüm kelimesi kafanızda daha da bir anlamlanır. Her an kapıdan girebileceğini sandığınız kişinin bedeni toprak altında kayboldukça sizin de onun tekrar canlanacağına dair içinizde bulunan garip ümidiniz yok olur. Ve her şey aslında bundan sonra başlar.

Etrafınızda üzüntüden intihar edeceğinizi düşünerek peşinizde dolanan kişiler kalmamıştır artık, cenaze kalabalığı da dağılmıştır. Artık siz size kalmışsınızdır. Sofraya bir kişi eksik oturduğunuzda hissedersiniz asıl yokluğu ve acıyı. Artık yokluğu daha belirgindir, o ana kadar tüm ağlatma çabalarına rağmen gözünüzden tek damla yaş çıkmamışsa bile o an farkında olmadan yaşlar süzülür. ağlamasanız bile istemsiz bir şekilde yaşlar akmaya devam eder.

Bundan sonraki ilk dönemlerde gitgide artan özlemle beraber acı da artar çünkü ilk şoku atlattınız, aklınız başınıza geldi ve acıyı bilinçli olarak hissetmeye başladıginiz anda, yaranizin ne kadar derin oldugunu farkedersiniz. Her aniniz odur, herseyde onu hatirlar, dalip dalıp gidersiniz. Farkında olmadan saatlerce, gunlerce onu düşünebilirsiniz. Neler gelmezki akliniza, pismaliklar, sacma anilar, sorular..Zaman zman  "keşke" ile başlayan cümleler kurmaya baslarsiniz: "Keşke buraya gelmeseydim,orda kalsaydim. Enazindan yakin olur, nelerden gectigini farkederdim.” ; “Keske daha cok arasaydim.” ; “Keske su parcayi bana gonder dediginde yogunum demeyip, hemen gonderseydim”… Bir taraftanda aklinizda “ Hayati boyunca didindi durda da bak sonunda keyfini suremeden gitti. Ben neden ugrasiyorumki madem, nasilsa benimde sonum boyle olacak. Hayat bos, anlamsiz” dusuncelerine kendinizi teslim eder, hayatinizi her boyutuyla dusunmeye baslarsiniz. Bu bosluga bir anlam katmaya calisirken zaman zaman onun destegine ihtiyac duyar, “keske burda olsaydi dersiniz”. Aklinizin  bir ucunda da “Yok hayir beni boyle gormesini istemem,o beni boyle zayif olarak hic tanimadi, beni boyle gormemeli, kendimi boyle salmamaliyim” der kendi icinizde bitmek bilmeyen bir ikileme dusersiniz. Zaman zaman cevrenizden sesler yukseldikce, tenkitler aldikca, kendinizin normal olmadigi hissinede kapilip, bu ikilem boyutuna yeni bir soluk getirirsiniz. Bunlarin anlamsizligini gormeniz ise uzunca bir sure alir. Herkes sizden onceki normaline donmenize donmenizi beklerken, sizin yeni bir normaliniz vardir. Etrafinizdaki koca kalabaliktan size sadik olup, yaninizda kalanlar bile bunu o an farkedemezler. Eski sizi geri isterler. Zaman zaman size hastalikli olarak baktiklarini bile hissedirsiniz bu kucuk toplulugun. Halbuki tek cabaniz yeni normalinize adapte olma arayisinizdan gelmektedir.
 Gunler gecer, siz yeni size kucak acmis, etrafinizda kalan son uc bes kisiyede oyle keneletmissinizdirki hayatta tekrar yapilmasi gerekenler oldugunun farkina varirsiniz. Aciniz azalmis, ozleminis artmistir. Zaman zaman bu ozlemi katlanilmaz bulursunuz. Artik tum gun aklinizda degildir, yada eskisi kadar sik gelmez akliniza ama gece yatip, kendinizle basbasa kalinca mutlaka dusunceleriniz arasinda yerini alir. Artik ne geceleri, ne de resmini gorunce ilk gunlerdeki gibi gogsunuzun sikistigini, nefessiz kaldigini hissetmezsiniz. Cok daha farklidir durusunuz. Yuzunuzde buruk bir gulumseme vardir. Bazen konusma aninda farkinda olmadan “ona da soylerdim boyle…” diye soyleyiverir, ne edeceginizi bilemeyeceginiz durumlarda yasarsiniz. Insanlarin “kac kardessin?” sorusuna ikileme girmeden suanki sayinizi verirsiniz. Eski tereddut halinizi yasamaz, bu yeninizi kabul etmissinizdir. Eskisi gibi insanlarin sizide “potansiyel ruh hastasi, deli, intihar edecek biri “olarak gormelerinide  onemsemezsiniz. Ufak bir tebessumle bakarsiniz bu bakislari oncesinde size dogrultan insanlara. Bu artik eski sizin siz olmadiginiz kanitidir sizin gozunuzde. Siz bunu yeniden dogus, buyume olarak nitelendirirsiniz baskalarin farkli anlamlandirmalarina karsin. Bazilari sizin gectiginiz sureci basarisizlik sureci olarakta yorumlar. Zira normal akan hayatinizi bir sure askiya almissinizdir.Herkesin takip ettigi randimani takip etmeyip, kendi dinaminiginizi yaratmissinizdir istemeden de olsa. Bu surecin “bos” a olmadigini taki etrafiniza gulumseyisinizi takindiginiz anda anlarsiniz. 

Gulumseyisiniz onun anilariyla daha bir anlamda kazanir zaman gectikce. Gozunuzu kapatip, anilarinizi akliniza getirir,bazen anlamsiz gulumsersiniz. Kaybetmek isemezsiniz anilarinizi. Cunku onu kaybettikten sonra olabilecek en kotu seyin anilarinizi kaybetmek olacaginizi aklinizdan cikarmazsiniz. Bu eski sevgiliyle gecirilen, yada sevilen bir arkadasla gecirilen anlar gibi degildir sizin icin. Onla gecirdiginiz anlar sizin elinzde kalan son degerli parcalardir.Hayatiniza, kişiliğinizin oluşumuna , benliğinize öyle güzel bir damga vurmuştur ki bu insan , bu güzel etkileri için şükran duyarsınız  zaman zamanda. Ve hakkını ödeyememenin verdiği burukluğu yaşayıp kızarsınız kendinizede.

Zaman geçtikçe onun tatlı anılarıyla yaşamayı iyice öğrenirsiniz, bazen duygulansanız da genelde gülümseyerek hatırlarsınız ve zaman zaman onun için bir şeyler yapmak istersiniz. Belki "o beni böyle görmek isterdi" diyerek hayatınıza öyle devam edersiniz, belki anısına böyle yazılar yazarsınız, belki onun için her gece dua eder veya sadece düşünürsünüz... ve belki "öbür dünya"nın gerçek olduğuna yürekten inanmak istersiniz, onu tekrar görebilmek için...


No comments:

Post a Comment