Kadin- erkek iliskileri……
Peri masali gibi kurulan evlilikler, yeni yuvalar kumdan kaleler gibi birkac dalgada yikiliveriyor gunumuzde. Kadin ya da erkek ayrilik sirasinda ve sonrasinda oylesine canavarlasiyorki; iki tarafta agzindan salyalari akarak saga sola saldirmaya basliyor. Ciftler birbirinin kuyruklarina oylesine basiyorki; iki tarafta etegindeki tum taslari dokmeye basliyor: “ sen cocugunla ilgilenmedin”, “aileme yeterince saygi gostermedin” gibi binlerce sebep esler tarafindan kendilerini toplum onunde, ailelerinin onunde, arkadaslarinin onunde hakli cikarmak icin ortaya suruluyor. Bu sureci en sancili ve travmatik bir sekilde geciren kadin ve erkekten cok “cocuk” oluyor malesef….Cocuk, kimin kimi terk ettigine bakmiyor bile.Cogu zaman anne-baba arasindaki anlasmazligin kendinden kaynaklandigini dusunup, kendi dunyasinda mutlak ve onarilamaz yaralarin olustugu bir surecin icine giriyor. Biz buyukler ne yapiyoruz peki?
Biz buyukler bu sarsici sureci bir taraftan kabullenmeye calisirken, bir taraftan da ikili savasimiza devam ediyoruz.Canimiz, herseyimiz oldugunu soyledigimiz evlatlarimizi bu surecte gormezden geliyoruz.Sasirtici ama yaptigimizin ne denli yikici oldugunu ancak cocugumuz bir yetiskin oldugunda, kendi hayat arkadasini secme sureci icine girdiginde, onla yaptigimiz konusmalar sirasinda gorebiliyoruz.
Taraflar evliligi bitirme karari aliyorsa, zaten ortada sorun var.Kim kurulmus duzenini kucuk anlamsiz kaprisler icin yikmak isterki? Tabiki hickimse. Iki taraf, bayan ve erkek cogunlukla bosanmanin ardindan kendini sudan cikmis balik gibi hissediyor. Ozellikle cocugun velayetini alan bireyin bir an once kendin toparlamasi, sorumluluklarinin farkina varmasi bu surecin sonunda olmazsa olmazlarindan.Velayeti alan bireyin artik esas bir sorumlulugu ve cocuguyla baslayacagi yeni bir hayat hemen onun yani basinda duruyor.Bireyin tek yapmasi gereken bir an once kendini bu duygusal cemberin, bu yikim cemberinin icinden cikartmasi….
Hırslar, kızgınlıklar zamanla törpüleniyor öfke dolu bakışlar, laf sokmalar, can acıtmak için kıvranmalar hepsi geçiyor zamanla…
Kisacasi herkes hayatina devam ediyor bir sekilde: biz büyükler yaralarımızı sarıp önümüze bakıyoruz, bakabiliyoruz. Bu süreçteasil önemli olan tek şey çocukların nasil ne kadar az hasar göregini dusunmek, bunu saglamak icin yollar bulmaya calismak. Cocuklar hiçbir şeyi unutmuyor, silmiyor beyninden…Olanlar yillar gecsede ilk gunku tazeligiyle hafizalara zincirleniyor.
Zaten hayata 1-0 yenik başlamış cocuga; anne-babanin bu sureci agir bir sekilde yasatmaya hic mi hic hakki yok. Evlenmek, çocuk dünyaya getirmek ve ardından boşanmak son derece doğal. Ancak bunları yaparken hiçbirmizi çocuğumuzun fikrini alma şansına sahip değiliz…En azından evlenme ve onu dünyaya getirme aşamasında. O zaman cocuklara ikiligi anlasmazligimin sucunu yuklemek yerinde bir davranis mi? Hani cocugumuz bizim canimizdi, herseyimizdi.Nerde kaldi bu soylemler?
Bayan ve erkegin bosanma sirasinda cocugu birbirlerine namlu gibi cevirmeye, aralarindaki anlasmazligi cocuga yuklemeye hic mi hic haklari yok. Cocugu birbirlerine namlu gibi cevirmek yerine neden yeni iki hayatin ortak oznesi haline getirmeye calismiyorlar anlamis degilim? Siz ikiniz, birbirinizden sikayet eden, nefret eden sevgili iki es unutmayin o guzel cocugu siz simdi nefret kustuğunuz eski karınız ya da kocanızla sevişerek yaptınız. En azından bunun hatırına susun, birbirinizin ofkesini susturmaya calisin.
No comments:
Post a Comment