"İnsanoğlu çiğ süt emmiş" der eskiler!!!
Vatandaşlık kitapları ise çok farklı yaklaşır insanlığa.
Yaratılmışların en erdemlileri olarak kabul eder onları. İnsanı nerdeyse
ilahlaştırır, evrenin merkezine alır ve güneşi onların etrafında
dönderir. Kaf dağının ardında toz pembe bir dünya çizer.
Neyse ki psikoloji kitaplarının ayakları vatandaşlığa nazaran az da
olsa yere basıyor. İnsanlığın gerçek yüzüne dair küçük anekdotlarla bize
yön bulmamızda yardım ediyor. Stanford Üniversitesi psikoloji bölümü
hocalarından Philip Zimbardo Stanford Hapishane Deneyi ile en erdemli
yaratıkların gerçek yüzleri hakkında hepimize çok çarpıcı bir çok acı
gerçek bilgiyi gösterdi.
İyi insanların kötü yerlere konulduğunda benliklerinin özündeki
iyilik karakteristiğini koruyup koruyamayacaklarını araştırmak amacıyla
kurgulanmış bir deney gerçekleştiriliyor. Kötü yer olarak bir hapishane
seçiliyor. Buraya her açıdan normal bir yaşama ve sağlığa sahip
öğrenciler denek olarak aranıyor. 2 hafta boyunca sürecek olan deneye
katılımcı bulmak için katılımcının yer aldığı gün başı belli bir
miktarda para verilmesi kararlaştırılıyor. Sonuç olarak başvuru
yapanların arasından 21 sağlıklı erkek seçiliyor.
Hazırlıklar tamamlandıktan sonra deney süreci
başlıyor. Zimbardo gardiyanları topluyor ve hapishane kuralları hakkında
bilgilendiriyor. Kurallar çok basit. Gardiyanlar hapishane içinde
düzeni sağlamak ile görevli. Ve kesinlikle mahkumlara şiddet uygulamak
yasak.
Bütün katılımcılar bunun sadece bir deney olduğunu bilmesine rağmen
deneyin ilk günlerinde bile çok ilginç davranışlar gözükmeye başlıyor.
Gardiyanlarda mahkumlara karşı sadist tutumlar gözlenirken mahkumlarda
da aşırı stresli, depresif ve bir o kadarda gardiyanlara karşı itaatkar
davranışlar saptanıyor. 6.günün sonunda deney kontrolden çıkıyor ve
bitirilmek zorunda kalınıyor. Katılımcılar bunun bir deney olduğunu
unutmuş. Gardiyanlar gözü dönmüş caniler olduklarına, mahkumlarda iyice
sündürülmüş, bezdirilmiş mahkum kimliklerine inanmışlar.
Sonuç olarak deney tamamlanamadan bitirilmek zorunda kalmış.
Katılımcılarda deneyden sonra ağır tranvalar görülmüş. “The
Experiment” adlı filmle deneyimiz sinemalara da taşınmış. Film iyi
insanların kötü durumlarda nasıl yozlaştığını çok güzel anlatıyor. Yine
2008 de çekilen “The Dark Knight” filmi de benzer temaları işliyor.
Filmde ki Joker isimli kahraman filmin en iyi ve en insancıl olarak
tanıtılan kahramanı Harvey Dent’i bile bir dizi kötü olayla korkunç bir
caniye dönüştürebileceğini herkese gösteriyor. İnsanların iki yüzlü
olduğu “The Dark Knight” filminde İki yüzlü Harvey karakteri ile alenen
ilan ediliyor. Ama ne yazık ki film tüm Hollywood filmlerinde olduğu
gibi yüce Amerikan halkının egolarını okşamak için onların bu durumlarda
bile erdemlerini kaybetmeyeceklerini vurgulayarak bitiyor. Tamamen
gerçek hayattan alınan denekler ile gerçekleştirilen deneyimiz ise
aslında insanların erdem dedikleri şeylere ne kadar bağlı olduklarını
çok güzel örnekliyor
Baskıcı yönetimlerin halkı nasıl bezdirerek pasifleştirdiğini, nasıl
istedikleri yöne sürdüklerini örnek deneyimizden de anlayabiliyoruz.
İnsan oyun olduğunu bildiği bir şey de bile baskıya karşı boyun eğiyor
ve yine aynı insan baskı yapacak gücü eline aldığında doğanın en zalimi
olmaktan da asla vazgeçmiyor. Eskiler galiba haklı insanoğlu çiğ süt
emmiş!!!
No comments:
Post a Comment